Kazakblanka’da
havalimanı – otel (gece ise) ya da havalimanı - ofis (gündüz), otel – havalimanı (çoğunlukla
sabah erken) ulaşımını genelde hep aynı araba ile yaptım. Şöförler abi-kardeşti. Bir tanesi Fenerbahçe de de oynamış meşhur
futbolcu Anelka’nın ikizi gibiydi. Araba
ise bizdeki dolmuş olarak kullanılan Mercedes’lerdendi (1960 model falan
herhalde).
İşte bahsettiğim Mercedes taksiler. Rabat'taki büyük liman projesinin reklam panosunun önünde.
15 Şubat
2005’te Lufthansa ile Frankfurt’tan Casablanca’ya 30 dk gecikmeli olarak
indim. Pasaport kontrolü ve bagajımı
aldıktan sonra dışarı çıkmam gece yarısına yaklaşmıştı. Normalde Kasablanka’daki ofisimizin beni
almak üzere ayarladığı taksi beni beliyor olmalıydı ama göremedim. Acaba:
·
Taksi
henüz gelmemiş miydi?
·
Geç
çıktığım için taksi beni beklemeden dönmüş müydü?
·
Beklerken
başka bir müşteri mi almıştı?
Yavaş yavaş
havalimanı boşalmaya başlamış, etrafımda bir sürü Fas’lı taksici, leş etrafında
dolaşan akbabalar gibi dolaşıyorlardı.
Ben ofis müdürümüzü aradım, o da idari işlerden sorumlu (ya da benim
durumumda sorunlu) arkadaşı aradı.
Kısaca taksi ayarlamayı unutmuşlardı :)
Hızlı bir
şekilde döviz bozdurdum, pazarlık yapmaya çalıştım ama kazanamadım. İngilizce veya Türkçe bilen yoktu. Bende de Fransızca veya Arapça yoktu. Üstelik paradan daha büyük bir problemim
vardı, otelimi tanımıyorlardı. Cep telefonumdam
idari işler sorumlusu arkadaş ile taksiciyi konuşturdum. Otelime check-in yapıp, odama yerleşmem
02:00’ı bulmuştu.
Fas’ta büyük
şehirlerde iki tip taksi var. Birincisi
büyük ve mat sarı veya kirli beyaz renkte Mercedes’ler. Bunlar çoğu zaman belli bir hatta çalışıp, birçok
müşteri taşıyan minibüs mantığı ile de çalışıyorlar. Bir de normal taksi mantığı ile çalışan, çok
küçük (Fiat Uno) gibi kırmızı arabalar var.
İşte bahsettiğim Mercedes taksiler. Rabat'taki büyük liman projesinin reklam panosunun önünde.
Bu da trafikte rastladığım ve ilgimi çeken eski bir kamyon.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder